Bizlere İzlettirdikleri Şeyler - İşte Sosyal Mühendislik!

1 year ago
384

Üniversiteden bu yana televizyon izlemiyorum. Ruhumu daraltıyor. 2 saatlik dizi bölümü mü olur? Hadi olur, hepsinde mi dram, dram, dram... Bağırış, çığırış, sürekli bir duygu sömürüsü. Neden?

Bizimkiler televizyon izliyor, arada salona gidince böyle saçmalıkları görüyorum, fragmanlar denk geliyor sürekli buradaki gibi. Yahu neden? Dünyanın en sinirli 2. milletiyiz. Mutsuzuz, nerede kötü konu var, orada zirveyi zorluyoruz.

Milletimizin ruh sağlığı bozuk. Hakaret için söylemiyorum; ciddi anlamda psikolojik destek gerekiyor. İşte görüyoruz, kafasında kuran tipler var, trafikte görüyoruz psikopatlar var... Partiler, bunları çözecek adımlar atmadı. Toplum sağlığı çok önemli. Huzur, mutluluk çok önemli fakat bunun için politika üretmeyi bırakın, umursayan, dile getiren yok.

Şunları izleyen bir toplum, bir birey nasıl sağlıklı olabilir? Sağlık sadece beden sağlığı değildir; ruh ve sinir sağlığı vardır. Ruhunuz ve zihniniz sağlıklı değilse, er ya da geç bedene yansıyacaktır.

**

Özgürlük, modernlik adı altında getirilen programlarla uyutulan bir halk. Nasıl uyutulduğuna bakar mısınız? "Beni başkasıyla düşün" diyeni mi ararsın, kadının boğazını sıkanı mı? Sürekli cıyaklayan kadınlar? Sinirli, atarlı erkekler? Her fragramda bağıran kadın ve atar yapan erkekten en az birer tane var.

Toplum yıllarca bunu izledi. Spora zamanı yoktu, oturup 4 saat sörvayvır izledi. İzlerken abur cubur gömdü. Sağlıksız, hareketsiz yaşama.

Japonya’da Tohoku Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre çok televizyon izleyen çocukların beyinlerinde hipotalamus, duyu motor ve görsel korteks bölgelerinde yavaşlama meydana gelmektedir. Sözel IQ puanları düşmektedir.

Çocukluk döneminde tv başında geçirilen her 1 saat, depresyon semptomlarının gelişim ihtimalini %8 arttırırken; her 2 saat için tip-2 diyabet riski %20 artmaktadır. Asosyallik, iletişim becerilerini köreltmektedir.

Ayrıca ekranda gördüklerinizi sesli olarak izlediğinizde, düşünme becerinizi köreltecektir. Beyniniz tembelleşiyor. Roman, kitap okurken hayal gücünüz gelişirken; televizyon izlediğinde tam tersine etki gösterecektir.

**

Türkiye'ye bakalım...
Televizyon İzleme Araştırmaları A.Ş'nin 2020 araştırması diyor ki: TÜRKİYE'DE GÜNDEME 4 SAAT 33 DAKİKA TELEVİZYON İZLENİYOR!

İnternet kullanımı ise ortalama 8 saat! Bunun 3 saati sosyal medya.

4,5 saat televizyon, 8 saat internet; eder 11,5 saat. 8 saat uyursan, 19,5 saat. Yemek, duş, tuvalet için günde 1,5 saat ayırsak; 21 saat. Geriye 3 saat kalıyor? Türkiye, 3 saat mi çalışıyor?

**

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen telefonunuzun ekran süresine bakın. Elbette televizyon izlemeyin, sosyal medyaya girmeyin demiyorum. Fakat bırakın 8-10 saati; 2-3 saat bir şeye zaman harcıyorsanız, bundan en yüksek verimi almak zorundasınız.

Üstelik ne izlediğiniz, ne yaptığınız önemli. İzlediğiniz şeyler 13-15 yaş kızların Tiktok'taki saçma kalça sallama akımı mı? Bu şekilde zaman çalan, aptal diziler mi? Sosyal medya ve dopamin ile ilgili araştırmaları da inceleyiniz.

Dopamin patlaması, dürtüsel davranışı arttırır. Yani ilkel davranışlar. Bunlardan kurtulmamız, kontrollü olmamız gerek. Ekşisözlük'te güzel açıklamışlardı. Öğrenince insan mutluluk duyar. Sosyal medyada saçma sapan şeyler izlemesek bile, yeni bilgileri 1 saatte 100 video izleyip öğrenebiliriz ve dopamin bombardımanı olur (30 saniyelik videolar). Fakat gerçekten öğrendin mi?

Veya yetişkin sitelerinde 1 saat dolaşırsınız, yüzlerce çıplak kadın bedeni görürsünüz. Fakat Jordan Peterson'ın dediği gibi; 15 yaşında bir çocuk, dünyanın en zengin kralının ömrü hayatında gördüğü kadından fazlasını 10-15 dakikada görüyor. Kadın için savaşmadı, mücadele etmedi ama gördü. Bunun elbette bir zararı olacak değil mi?

Amaç, beyninizi ve vücudunuzu hazıra alıştırmamak. Mücadeleci ruhu, savaşçı ruhu alıyorlar diyoruz ya; tam olarak böyle. Doğru şeyler bile izleseniz, aşırı şekilde izledikten sonra kendinizi yapay bir hayata sokuyorsunuz.

**

Spor yapın, savunma sporu öğrenin, kitap okuyun, dışarıya çıkın, arkadaş edinin. Çevrenizi geliştirin: yeni hobiler, yeni eğitim programları (KOSGEB gibi ücretsizler dahil), üniversite kulüpleri, etkinlikler...

Sağlıklı beslenin, su için. Elbette keşiş hayatı yaşamayacaksınız. 1 hafta sıkı diyet sonrasında Pazar günü baklava, cips alıp; evde film izlerken gömebilirsiniz. Fakat sevdiğiniz ve kafanızı dağıtacak şeyleri aşırı şekilde yapmamaya, hayatınızı düzene oturtmaya çalışın.

Unutmayın ki bıçak ile ekmek kesebilir, et kesebilir, yemek yapabilirsiniz ama insan da öldürebilirsiniz. Elinizdeki araçları nasıl kullanacağınız size kalmış ve şirketler, sizi kendilerine bağlama derdinde.

Sosyal medya ve televizyondan kafanızı kaldırmayın, bu sırada abur cubura gömülün. Buralardan milyarlarca dolar kazansınlar. 40 yaşından sonra da şeker, tansiyon, kalp ve damar ilaçları satsınlar. Bu sırada ülkedeki adaletsizlik mi? Boğazına kadar borca batmış, tüketici kültürü haline gelmişsin.. Adaletsizlikle kim uğraşır ki?

Loading comments...