Maskülen Olmak Kabalık Demek Değildir!

2 years ago
567

Maskülenlik ile ilgili videoların altındaki yorumlar; tiktok ve instagram'daki "sigma, alfa" gibi saçmalıklar sonucunda bunu da saptırmaya başlayacaklar. Görünen bu. Maskülen (doğru yazımı maskulen aslında) fakat Türkçesiyle eril, erkeksi.

Maskülenlik nedir bunun dersini verecek değilim, fakat maskülenlik adı altında gençlerin yolundan sapmasını da istemiyorum. Maskülen sözcüğü Fransızca'dan gelir, feminizm yani dişil, kadınsı sözcüğünün KARŞITIDIR (burası önemli). O da Latince masculinus yani erkek, eril cinsiyetten gelir.

Feminen dediğimizde kadınsız, maskülen dediğimizde erkeksidir. Hani ünlümsü çıkıp, "eril eril konuşuyor yaa" dedi ya, heh erkekliğe savaş, bariz şekilde. Gayet haklı amaçlarla başlayan feminist hareket ise, 2010'dan sonra artık sosyal mühendislik ile birilerinin kullandığı araç haline geldi. Feminizm adı altında kadınlar erkekleşti, erkekler kadınlaştı. Bunu anlamak gerekiyor. Fakat bu başka konu, ara ara değiniyorum.

**

Maskülen, eril, erkeksi... Ne demek bu? Erkekten ne anlıyorsanız budur özünde. Erkek nedir? Konu gelmişken (blogda yazdım ama kapalıydı); erkek, kadın, adam, bayan, bay vs gibi sözcükleri açıklayalım.

Bilimsel açıdan cinsiyet belirtirken erkek dişi deriz. Çiçek, hayvan, insan fark etmez; eril, dişildir.

Adam: insanların erkek olanına adam denir ama Türkçe değil, bu yüzden erkek demeyi seçiyorum
Kadın: insanların dişi olanına kadın denir.

Oğlan: erkeğin çocuk olanına oğlan denir
Kız: kadının çocuk olanına kız denir
(Anadolu'ya gidin kaç çocuk var dediğinizde 2 kız 1 oğlan var derler, yani bekaretle ilgili değil, böyle düşünen zihniyet hastalıklıdır, Türkçe bilmiyordur)

Bay: İngilizcedeki Mr (mistır) gibidir, soyadın önüne gelir, ailenin erkeğini temsil eder. Bay Çetin gibi.
Bayan: İngilizcedeki Mrs. (miss) gibidir, soyadın önüne gelir, ailenin kadının temsil eder. Bayan Çetin gibi.

Bey: adın sonuna gelir, erkeğe söylenir, Ali Rıza Bey gibi
Hanım: adın sonuna gelir, kadına söylenir, Zübeyde Hanım gibi

Sesleniş:
İnsanlara "bay, bayan, erkek, kadın, şişt" demek yerine; tanımıyor ve adını bilmiyorsak, "beyefendi/hanımefendi" şeklinde seslenmemiz doğru olacaktır.

**

Konumuza geri dönecek olursak, maskülen erkek, erkek gibi olan. Algıyı değiştirmeye çalıştılar. Gidip görgüsüz, kültürsüz, rezil insanların kadına şiddet uygulaması, öldürmesini gösterip; İŞTE MASKÜLEN ERKEK dediler.

Bakın maskülen erkek özgüvenlidir, kendini geliştirir, spor yapar, kendine bakar, çevre kurar, hobileri vardır... Kadın ayrılmayı istiyorsa tamam der, yoluna bakar. Kadını ayrılmaması için döven, kara toprakla tehdit edenler KORKAKTIR! Başka kadın bulamayacaklarından, hayatlarının bozulmasından korkak.

Ne diyoruz? Cesur olacaksınız! Erkeği anlayacaksınız. Ukrayna, Rusya'da olduğu gibi savaşa da gideceğiz gerekirse, yolda giderken eşimize laf atanın ağzını burnunu da kıracağız. Bunun için spor yapacaksın, dövüş sanatı öğreneceksin. Hakkını ezdirmeyeceksin. Bu, kadına karşı kaba olman anlamına gelmiyor.

Benim erkekten anladığım; ailesine bakan, ailesinin ihtiyaçlarını gideren, ailesini kollayan, ailesinin hayatta kalmasını sağlayan, refah sağlamak için uğraşan insanlardır. Milyonlarca insan inşaatta, lağımda, sokakta, madende çalışıyor. Polis ve asker olarak, olabilecek en tehlikeli işlerde çalışıyor. Ölümle yüzleşiyorlar. Kalkıp diyorlar ki eril olmayın!

Sürekli erkeği kadınsılaştırma çabası. Duygularınızı gösterin, ağlayabilirsiniz falan filan... Bakıyorsun ortalama erkek heteroseksüel olmasına rağmen feminen şekilde davranıyor, konuşuyor, giyiniyor. Ukrayna'da savaş çıkınca feministleri gördük. Ne oldu? Feminenleri gördük! İşler karıştığında kondisyonu yüksek, dövüşmeyi ve silah kullanmayı bilen; sağlam erkeklere ihitiyaç duyarız.

Kadınların eşitlikçi tavırlarına bakmayın, hiçbir sosyal hareket, hiçbir devrim; erkek olmadan tamamlanamaz. Özellikle iş güce, koruma ve korunmaya geldiğinde erkekler bunu kadınlardan çok daha iyi, çok daha hızlı şekilde başaracaktır. Buna karşı kadınların önerisi de "erkeksiz bir toplum". Oldu, başka?

**

Kadına, çocuğa, garsona veya hayvana, ağaca, doğaya... Hiçbir şeye kötü davranmayacaksınız. Örnek olacaksınız ama bu örnek oluşunuzu, romantik ve kibar olmanızı; saçmalıkları kabul edeceğiniz bağlamında ele almayın. Eğer kadınlar hoşunuza gitmediği şekilde size davranıyorsa, tahammül etmek zorunda değilsiniz. Hiçbir şeye ve hiç kimseye tahammül etmek zorunda değilsiniz. Biraz bencil olacaksınız. Bu olay %90 sizinle ilgili. Spor yapmak, sağlıklı yaşamak, dövüş öğrenmek, hobi edinmek, çevre kurmak, etkinlikler ve eğitimler ile olabilecek en iyi sürümünüzü ortaya çıkartmaktır! Bu sonsuz bir şey. Sürekli üst üste koyacaksınız.

4-5 yıl önce ben de "kadınlar da yemeği ödesin madem öyle" diyordum. İşte böyle böyle değişiyoruz. Benim annem de "güçlü" kadın. Bırakın kadını, erkeklerin yapamadığı bir sürü şeyi iş dünyasında ve bilim dünyasında yaptı. Fakat erkekleşmek zorunda kaldı.

Sonuç olarak eşcinsel bireylerin "davranışları ve hayatlarını değiştirmeden yaşayabilmesi" gibi bir süreç yürütülürken, erkeğin erkek olması ve eril davranış sergilemesi veya kadınların feminizim adı altında erilleşmesi sürecine neden karşı çıkılmıyor? Neden maskülen erkeğin baskıcı, zorba, tacizci olduğunu düşünüyorlar? Kadınlar feminen yani kadınsı şekilde ilerleyebilirken, erkekler de maskülen yani erkeksi şekilde ilerleyebilir.

Ne yazık ki kadınları çarşafa sokup sosyal hayattan uzaklaştıracak bir zihniyet varken diğer tarafta da kadınların cinsellikle önplana çıkıp, seks objesi olması gibi bir sürece evrilen zihniyet var. Bugün ergen kız ve erkeklere bakın. Ergen kızlar kalça sallama ve cinselliği önplana çıkartan akımlarla kolayca takipçi kazanıyor ve ergenler birbirleriyle "takipçi yarışına" giriyor. Kızların cinsellikle erkek çekmesi çok kolay. Bu ülkede kullanılmış çoraplarını, iç çamaşırlarını satarak her ay binlerce lira kazanan; onlyfans'da bedenini gösterip, cinsellikle milyonlar kazanan kızlar var. Çok acı! Feminizm ve özgürlüğü bu olarak algılayan, kendi kültürüne ve tarihine uzak saçma sapan nesil.

Erkekler için süreç çok daha zor. Ya zengin olacaksınız ki değilsiniz, ya fenomen/şarkıcı olacaksınız ki değilsiniz ya da son seçencek; yapılacak manyakça şeylerle dikkat çekeceksiniz. Ancak böyle takipçi kazanıyorsunuz. Dolayısıyla erkeklerde değersiz hissetme, psikolojik sorunlar ve bunalım oluyor ama kimse bunları umursamıyor! Gençlere yol gösteren yok, erkek olmak hele hele eril olmak rezil bir şey. Öte tarafta sırf eşcinsel olduğu için şarkıcı, dj, hiçbir şey olmamasına rağmen 3-5 milyon takipçisi olan hesaplar.

16-30 yaş arası, bekar erkekler tehlikelidir. Çünkü devrim başlatır. Bu gençleri uyuşturmaları gerekir. Sistemden beslenen politikacılar, din adamları, şirketler, buralarda çalışanlar, bankalar, abur cubur firmaları... Sağlıklı yaşamaya başlarsanız, ilk keseceğiniz şey sağlıksız abur cuburlar. Düşünsenize kaç milyar dolarlık piyasaya darbe vuracaksınız! Sonrasında tansiyon, diyabet, kalp ve damar ilaçlarını da satamayacaklar (çünkü fast food, abur cubur yerseniz, spor yapmazsanız, su içmezseniz; 40 yaşından sonra bu sorunları yaşama ihtimaliniz çok yüksek).

Kadınlar güvende olmak isterken, erkekler risk alır. Güven, erkekler için bir şey ifade etmez. Erkeklerin savaşçı ruhlarını baskılayacaksınız, kadınlaştıracaksınız; bir kadın gibi güvende olmak, sakin ve huzurlu(!) bir hayat geçirmek isteyecek. Bunun için üniversiteye gidecek, öğrenim kredisi alacak. Bunun için ailesi birikimini verecek. Boktan apartman üniversitesini bitirip, saçma sapan iş bulacak (bulabilirse) ve öğrenim borcunu ödeyecek. 3 Katlı El Hamidullah Abulrezzak üniversitesini bitirip, "üniversite mezunuyum ama iş yok" diyecek. Kopya ve ezber ile geçecek çünkü boktan üniversite bitirmek; iyi bir berber, iyi bir tesisatçı, iyi bir marangoz vs olmaktan hele hele dansçı, ressam, piyanist vs olmaktan iyi! Bakış açısı bu. Ne? bilmem kimin çocuğu üniversite mezunu değil mi? Rezalet! Böyle bir kafa var.

Üniversite bitiriyor ama girişimcilikten anlamaz, nasıl para kazanacağı konusunda bilgisi yoktur, bilanço bile okuyamaz, kendi bütçesini yönetemez... 30 yaşına kadar ben de böyleydim, anlış anlamayın. Buna sinirleniyorum zaten. Keşke şu bilgi ve deneyimi birileri bana 16-17 yaşımda anlatsaydı. Fakat dedemler, okulu sevmediğim için beni sanayiye vermekle tehdit etti! Çalışmak, para kazanmak kötü çünkü paranın tadını alırsam okumam...

Üniversitelerde sizi modern köle haline getirdikten sonra, tek seçeneğiniz kalıyor; maaşlı çalışan olmak. Maaşlı olmak = borçlanmak. Evleneceksin, nasıl? Söz+nişan+düğün... Ameirkan filmlerinde gördüğünüz şeyleri, "herkes yapıyor, bizim neyimiz eksik" diye dayatılan saçmalıkları yapacaksın. 400-500 bin içeri girdin bile. Sonra ev eşyaları, çeyiz... 7-8, belki 10 yıl bunların borcunu ödeyeceksin. Onlar bitecek araba alacaksın, o bitecek ev. 7 yıl eşya ve düğün, 7-8 yıl araba, 25 yıl ev.. Eder 30-40 yıl. Çocuğu üniversite gönder kredi, evlendir, kredi... 70 yaşına geldin, borçlar bitti ama hayatta bitti.

İşte bu fare kapanında kısılıyken, sabah işe gidip, akşam geleceksin. Sabah zeytinli poğaça (2 zeytinli poğaça, 150 gram eti olan hamburger kadar yüksek kalorili), öğle yağlı yemek ve tatlı, akşam yemeği, sonrasında 11-12'ye kadar tv karşısında abur cubur. Göbek gidecek, borç var, sağlık yok. Disiplin yok. ZAMANIM YOK, ENERJİM YOK diyeceksin. Kendi derdine düştün, hangi ülke hangi adalet? Borcun var, işten atılırsan ne olacak? Bırak devletin adaletsizliğini, yöneticinin haksızlığına sesini çıkartamazsın.

Üniversite ve sonrasında böyleyken, öncesinde de cinsellik ile zehirliyorlar. Köpek, kedilerin kızgınlık dönemlerine bakın; çiftleşmeye ve eşlerine odaklanırlar, gözleri bir şey görmez. İşte bu hâle getiriyorlar sizi. Cinsellik ve yiyecek... Temel dürtülerle hareket ediyorsunuz. Başka bir şey yok. Alkole vergi koymuşlar, içmesinler diye (Cumhurbaşkanının kendisi dedi). Gençler 4-5 bira yerine aynı paraya ve hatta daha ucuzuna uyuşturucu alıyor? Gençleri alkol batağından alıp uyuşturucu batağına attınız?

Çocuklara sigara, alkol satılmıyor; üzerinde "kansere neden olur" falan filan yazıyor ama marketlerde çocuklarının göz hizzasında şekerleme, kek, çikolata, cips var? Bunlar obeziteye, kalp ve damar hastalıklarına, tansiyona neden olmuyor mu? 4 yaşında çocuğa alkol ve sigara vermiyorsun ama HİÇBİR YARARI OLMAYAN asitli içeceği veriyorsun?

Anlayacağınız üzere sizi ergenlik ve hatta öncesinde instagram, youtube, televizyon yapımları ile yönlendiriyorlar. Takip ettiğiniz fenomen ve ünlüler ajanslara bağlı. Ajanslar, hangi reklamları alacak hangi etkinliklere katılacak bunları belirliyor. Medya ellerinde. İstedikleri gibi konuşturup istediklerini ünlü yapıyorlar. Haliyle ne diyorlarsa kabul edeceksiniz! Başka çözüm yok. Siz de bu fenomenler, ünlüler ve medyayı takip ederek; onlarca farklı kanaldan (medya, fenomen, ünlü, twitter hesabı vs), binelrce kez tekrarlanmış sözcükleri duyuyor ve kalıp şeklinde yaşıyorsunuz.

Sistem için tehlikeli olan genç erkekler uyuşturuluyor. Düşünmesinler, sorgulamasınlar, öğrenmesinler. Mesela gençlerin ülkeyi dolaşmaması için her şey yapılıyor! Doğu Ekspresle geziyorlardı, bölge kalkınıyordu. Hemen kapattılar, yıllarca beklettiler, şimdi rezil ettiler. Gençler ülkelerini gezmesin, görmesin! Dünyayı bırak, aynı şehirde bile dolaşamıyorlar. Seks, yiyecek düşünsün; üniversite gitmek zorunlu olsun; söz+nişan+düğün bir kez oluyor diye saçma sapan istekler ve olaylar gerçekleştirilirken kızların kaprisleri neticesinde binlerce lira masraf yapılsın. Sonra araba, ev...

Banka kazanıyor, devlet kazanıyor, organizatör kazanıyor, müteahhit kazanıyor, mimar kazanıyor... Kaybeden bireyler oluyor. Başını eğip, yoluna devam ediyor.

İşte bu düzeni takip etmek, size sunulan gerçeği kabul etmek zorunda değilsiniz. Sizi köleleştiriyorlar ve bir numaralı nedeni de erkeklere açılan savaştır. Erkeksi erkek istemiyorlar! Duygusal, kırılgan, güvenlik isteyen erkek... 30-35 yaşında, evli ve çocuklu olmasına rağmen gece 2'ye kadar canlı yayın açıp oyun oynayan erkek istiyorlar. Dövüşemeyen, korkak, oğlan çocuğu gibi, feminen erkekler istiyorlar. Savaşçı ruhu kalmamış erkekleri!

Maskülen erkeği, güçlü erkeği de; korkak ve basiretsiz olan tacizci, kadına şiddet uygulayan asalakları sunarak "işte bunlar maskülen" diyor ve maskülenliğe yani erilliğe savaş açıyorlar. Maskülenliğe savaş açarken, maskülenliğin zıttı, karşı kutbu olan feminenliği de siyasi hareket feminizm olarak karşımıza sunuyorlar.

Öyle bir noktaya geldi ki artık yargıtay kararlarında bile erkekler hedef alınıyor. 1 gün evli kaldı, kadın kayıplara karıştı, 5 yıldır nafaka ödüyor. Cem Yılmaz 20 ay evli kaldı, 500 bin dolar tazminat istediler, 190 bin lira ödüyor. Düğünde takılan takılar kadının... Ne güzel eşitlik be!

Kadınlar maden ve altyapıda çalışamam, kanunen yasak. Eşitlik adı altında benzin firmaları kadınları işe alıyor ama kadınlar kışın serin yazın sıcak olan kasa başındayken; erkekler, sırf erkek olduğu için kışın buz gibi havada, yazın sıcak havada pompa başında. Bulgaristan ve eski SSCB ülkelerine git bak, kadınlar pompanın başında benzin dolduruyor. Gerçek eşitlik orada! Fakat bu istenmiyor.

Günümüzde zengin erkeklerin evlenmesi gerçekten saçmalık. Yasalar tam anlamıyla erkek düşmanı zihniyetin eseri hâline geldi ama hâlâ bunlar konuşulmuyor. Dahası mavi haplı erkekler, "düğünde takılan takı kadının" sözüne karşılık, dinen zaten kadına verilmeli diyor. Birincisi hukuk sistemi dine göre mi yoksa adil, insan haklarına uygun bir anlayışa göre mi uygulanacak? İkincisi dine göre yasaları uygulayacaksak, 3 eş daha alacak mıyız?

Böyle bir anlayış olamaz. bunlar düzelene kadar evlenmek zorunda değilsiniz. Feminizm diyorlar ya, buyrun maskülenizm. Siz kadınları ilişki için iknâ etmeye çalışıyorsanız, kadınlar da erkekleri ilişkide tutmak ve evlenmek için iknâ etmek zorunda.

**

Tekrar yorum başındaki konuya dönecek olursam; kadınların, feminenliğini yani dişiliğini kaybetmeden politikada, işte yükselmesi ve başarılı olması mümkün değil mi? Merkel'e bakın, çoğu erkekten daha erkeksi. Politika ve iş düynasında "başarılı ve güçlü" kadın denilenlerin bir çoğu, dişil değil, eril hâlde. Sonra beni taşıyan erkek bulamıyoruz diyor. Kadın olarak çekiciliğin kalmamamış ki!

Erkekler erilliklerini, dişiler dişiliklerini kaybetmeden başarılı olabilir. Fakat kolay yolu bulmuşlar; kadınlar cinsellikleri kullanıyor. Feminen olmak ile cinselliği kullanıp yükselmek arasında fark var. Daha da kötüsü cinsel obje olmayı özgürlük sanmaları...

Kadınların cinsel pazar değeri 23 yaşında zirvede. Doğurganlıkları yüksek, güzeller, gençler. Erkeklerin ise 36 yaşında zirve yapıyor. Dolayısıyla genç kardeşlerim, kendinize yatırım yapın. 30 yaşına kadar evlenmek, sevgili yapmak zorunda da değilsiniz. 30-32 yaşında, 25 yaşında bir kadın bulabilirsiniz. Hiç acele etmeyin. Kendinize yatırım yapın. Maddi, manevî, fiziksel olarak, kültürel olarak, kısacası her anlamda gelişin. Sonra mı?

20'li yaşların başında "bad boy seviyorum beeaağnn" diyenler 30'a yaklaşınca paniğe kapılacak. Gerçek, yüzlerine çarpacak. Zamanında sizi reddedenler, size dönüp bakacak ve hep sen vardın diyecek. Kabuğunu kırmış, kendini geliştirmiş, reddedildikten sonra, görmezden gelindikten sonra; gelişim sürecinde hızla ilerlemiş size bakacak. Tristan'ın deyimiyle, şimdi kalbini kırabilirsiniz. Umursamayabilirsiniz ya da ne yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz..

Kadınlar bu kadar şanslı değil. 30'a geldiklerinde bad boyların evlenmek değil yatmak için birlkte olduklarını görecek. Ben dahil hiçbir erkek, geçmişinde onlarca erkek olan kızları istemez. Yıllarca güzelliklerinin, çekiciliklerinin kaymağını yiyen bu kadınlar; 30 yaşından sonra kendilerini geliştirmemelerinin ve 20'li yaşlardaki aptal kararlarının ağır sonuçlarına katlanacaklar.

Sonuç olarak,
Değerli kardeşlerim, KENDİNİZE YATIRIM YAPIN! Zaman ilerledikçe siz kazanacaksınız. Zaman ilerledikçe değeriniz anlaşılacak. Sosyal mühendislik ile size sunulan saçmalıklara kapılmamanmız gerek. Bunun için doğru insanları takip edecek, interneti sınırlı kullanacak ve bu sürede farklı bakış açısı sunacak kişileri takip edeceksiniz. Televizyon ise rezalet. Evde olmasa da olur.

Esen kalın.

Loading 1 comment...