Anlamını Bilmeden Feminizmi Destekleyen Kalıpçılar

2 years ago
292

Maskülenizmi yıkmaya çalışan, feminizm diye tutturan, sizi savaşçı ruhtan kopartan bir planın parçası olanları görüyor musunuz? Ülkemizde olduğu gibi her yerde ve her konuda sorun bu. Desteklediği kavram konusunda en ufak fikri yok. Fenomenler, basın, takip ettiği ünlüler ne derse onları tekrarlıyor ve bu kavramlar onlarca, yüzlerce farklı mecradan binlerce kez tekrarlanıyor. Bu sözcüklerin arasına da "eşitlik, özgürlük, hümanizm" vb sözcükleri katarak kulağa hoş şeyler fısıldıyorlar. Sonuç? Artık tamamen erkekleri ve savaşçı ruhu olan, güçlü, cesur erkekliği hedef alan fakat bunu yaparken de kendini üstün tutan saçma sapan bir zihniyet. Bunlara karşı duran insanlar yoktu, olunca da feminist olduğunu iddia eden tiplerin linçleriyle karşılaşıyordunuz. Çünkü halk içerisinde feminizme karşı bir dağ ayısını bulup "kadınlar evde oturacak tabi yaa, ayağımı yıkasın" diyen bir tipi koyup; işte maskülen budur, buna karşıyız falan diyorlar. Dediğim gibi yurt dışı destekli STK'lar, toplamda milyarlarca lira bütçesi olan yapılardan bahsediyoruz. Milyonlarca takipçisi olan fenomenler, ünlüler ve bunları çalıştıran ajanslar, basın... Sen, ben bizim çocuklar... Ajansı dinlemezsen, istedikleri gibi konuşmazsan; desteklemezler. Bu kadar. Biz, feminizm adı altında erkekliğe saldıranlara karşı olduğumuz kadar, kadınları ezen zihniyete de karşıyız. Gerçek erkekler kadına şiddet uygulamaz, kadına baskı kurmaz. Kendini geliştirir, kadını mutlu eder. Gençlere başka yolun olduğunu anlatacağız!

**

Bir cinsiyetin, engellenmesine karşıyım. Özgürlükçü bir bireyim. Tabii bu "etek giyerim, meme açarım" özgürlüğü değil. Kişilerin yaşam tercihlerine devletin baskısı olmaması gerekir. Fakat aynı zamanda Türk tarihî ve kültürüne de düşkünüm. Yani bir kadının çalışmasını ve sosyal hayata katılmasını yasaklamaya ne kadar karşıysam, kadınların cinsel obje haline getirilmesine de o kadar karşıyım.

Kendini tarihini bilmeyen insanlar, Millattan Önce 8'inci Yüzyılda tek başına boy yöneten ve çocuğunu öldürdüğü için asker sayısı az iken Pers kralını yenen ve kafasını kesen Tomris Hatun'u bilmeyenler; Türk tarihinde kadınların erkeklerle savaştığını, İslâmdan önce güreşerek, çeşitli alanlarda erkekleri deneyerek "kendini yenen" erkeği seçtiğini, karar alırken yönetimde de kadınların söz hakkı olduğunu bilmeyenler kalkıp Avrupa'dan feminizmi bize sunuyor.

Bakın Avrupa'da kadın, 2'inci Dünya Savaşı'nda erkeklerin savaş için boşalttığı fabrikalarda çalışmaya başlaması ve savaş sonrası düşük maaş alması, eşitlik istemesiyle falan başladı. Yani çok da eski değil. Daha Amerika ve Avrupa'da kadının adı yokken, Türk kadını boy yönetiyordu. Bu yüzden feminizmi Avrupa ve Amerika'dan öğrenecek değilim. Kendi tarihimde ve kültürümde, herkese ders verecek kadar kadın hakkı var. Bu birincisi.

İkincisi ise, feminizm 1990'larda değişti. Bu da kabul edilebilirdi. Çünkü 1970-1980'lerde Amerika ve Avrupa'da gerçekten sorunlar yaşanıyordu. Bir çok yasa düzeltildi. 2010'lardan sonra ise feminizm, insan hakları, hümanizm adı altında artık bazı grupların milyarlarca lira döküp toplumları şekillendirdiği bir araç haline geldi. Feminizm, LGBT vs... Ramazan ayında cami önünde İstiklâlde çırıl çıplak dans eden insanlar gördük. Bizim Anadolu kültürümüzde, inanmadığın dine bile saygı vardır. Feminizm adı altında, Türklerin Şamanizmden gelme inaçları bile linçleniyor. Kırmızı kuşak takmayalım bekaret diyorlar. Hayır, bunu bekâret olarak gören zihniyetle savaşacaksın. Kırmızı, iyi şans demek, kötülüklerin kovulması demektir. Yeni işyeri açarsın, kırmızı kurdele vardır, nişan yaparsın kırmızı kurdele. Lhousa kadınlara Alkarısı musallat olur, bu yüzden kırmızı tülbent takarlar. Her yeni olayda, kırmızı vardır. Düğündeki kırmızı kuşak da bununla ilgildir. Aynı şekilde kız, kadının küçüğü ve oğlan da erkeğin küçüğüdür. Bunları BEKARET ile ilişkilendiren zihniyetle savaşalım fakat kendi tarihini kültürünü bilmeyenler; Türkçe ve Türk kültürü ile savaşıyor. Bugün kırmızı kuşağı engelle, yarın bu zihniyet başka şey bulacak. Dolayısıyla zihniyetle savaşmak gerek.

Siyaset bilimi okuduğum için böyle hocalarımız vardı, sık sık tartışırdık (kavga anlamında değil, münazara). Böyle tipler vardı. Üniversite hayatımda da bunları anlatıyordum. Kaldı ki annem çok güçlü kadındır. Erkek gibidir. İşte sorun da burada başlıyor. Kadınların erkekleşmeden başarılı olamaması! Erkelerin ise feminenleşmesi.

İnsanların kişisel tercihlerini umursamıyorum. Fakat heteroseksüel erkekleri bile eşcinsel gibi davranmaya, konuşmaya, giyinmeye iterken feminizm yani dişil hareket adı altında kadınları erkekleştiriyorlarsa burada sorun var. Çünkü işte kişisel tercihten çıkarak; erkekleri baskılamaya, yasalarla düğün takılarına karışmaya kadar gidiyor. Yargıtay kararlarına bakın! Zengin bir erkeğin Türkiye'de evlenmesi aptallık. Çok net söylüyorum. Kadının durumu erkekten iyi ise boşanınca nafaka vermiyor ama erkek veriyor.Neden? Çünkü "pozitif ayrımcılık". İşte gelince eşitlik, işine gelince pozitif ayrımcılık...

Haberlere baktığınızda yargıtay kararlarında; "düğünde takılan altın kadınların" diyor, "kadının durumu erkekten çok daha iyi ise, erkeğe nafaka vermek zorunda değil" diyor. Bunları anlattığımızda, "dinimize göre kadınlara altın verilmeli zaten" diyorlar. Çok dindar biriyim diyemeyeceğim. Bu yüzden halkın çoğunun inanç sistemine göre mi yoksa adil, eşit yargıya göre mi gideceğiz? Bunun dışında kadına altın verirken dine göre gideceğiz ama evlilikte medenî kanun diyerek 4 eşe karşı mı çıkacağız? Yani işimize geldiğinde din, kültür ama işimize gelmediğinde eşitlik adalet mi diyeceğiz? Kusura bakmayın ben bunları reddediyorum.

Eşitlik istiyorsanız, her konuda eşitlik isteyeceksiniz. Yok kadın ve erkeğin farklı olduğunu kabul ediyorsanız, bazı konularda avantajlı, bazı konularda da dezavantajlı olduğunuzu kabul edeceksiniz ve buna göre bir sistem geliştirilecek. Mesela benzin istasyonlarında "cinsiyet eşitliği" adı altında kadın alıyorlar ama kadınlar hep kasada. Erkekler sıcakta da soğukta da pompada. Erkeklerin suçu ne? Gerçek eşitliğin olduğu eski komünist ülkelere gittiniz mi? Buz gibi havada benzin pompasının başında benzin koyan Bulgar kadın görüyorum. İnşaatta çalışan, soğukta ağır işleri yapan kadınları görüyorum. "Ama kadınlar için çok ağır iş" diyorlar. Yaaa... Erkek olduğumuz için şehrin bokuyla biz uğraşacağız, soğuk ve sıcakta biz benzin koyacağız, inşaatları biz yapacağız, fırtınada kopan yüksek gerilim tellerini, fırtınada tırmanıp saatler içinde biz tamir edeceğiz ki sen instagram'a rahat gir ve kalça sallama akımını çekip gönder; savaşta biz öleceğiz ama işinize gelince de "eşitlik"... Ne güzel hayat be!

Ukrayna'da feministler falan vardı böyle Timoşenko falan... Savaş başlayınca hiçbir feminist ortada görünmedi. Kadınlar kamuflaj giyip pembe eldivenlerle tiktok falan çekiyordu cephe gerisinde. Erkekler ölürken. Feministlerin, "eşitlik var biz de gidip savaşalım" demesini bırakın; kadınların çoğu Polonya, Türkiye başta olmak üzere Avrupa'ya falan kaçtı ve Tinder'dan başka erkeklerle evlenip, ülke vatandaşlığı almak için uğraşıyor.

Her şeyin yolunda gittiği dönemde sosyal mühendislik ile sistemin tehlikeli gördüğü 16-30 yaşındaki gençleri seks, abur cubur, uyuşturucu, alkol ile zehirliyorsunuz. Çünkü akılları çalışır, spora gider, birleşirlerse devrim başlatırlar. Tüm dünyada böyle. Gençler zehirleniyor. Hayvanların ilkel dürtüleri olan yemek ve cinsellik ile zehirleniyor. Netflix'te, Tiktok'ta sürekli cinsel uyarma, sürekli yiyecek, alkol, uyuşturucu... Borçlandır, zorla üniversite okut, araba ev derken borca girsinler; hayatları boyunca bunları ödeyen modern köleler haline gelsinler. Yıllarca okul okut ama kaliteli köle yapmak için okut. Para nasıl kazanılır, şirket nasıl açılır hiçbirini anlatma! İşte size yaptıkları şey bu. Erkeklerin içinden savaşçı ruhu almak, seks ve yiyecek gibi ilkel dürtülerle yaşamasını sağlamak, ekonomik bağımsızlığa ulaşmasını engellemek (borçlu olsun ki istediğin gibi yönlensin). Fakat düzenin sürdüğü, her şeyin yolunda olduğu zaman ekranlarda görünen fenomenler, günde 3-4 saat instagram ve youtube'da sizin hayatınızı çalarak para kazanan bu asalak tayfa ve televizyonda size 4-5 saat saçma yarışmalar ve dizilerle uyuşturan tipler; kondisyonu yüksek, olayların bilincinde, ilkel dürtülerle hareket etmeyen, duygularını kontrol eden, maskülen erkeklere savaş açan feministler, olaylar değiştiğinde ortada yok! Gerçeklerle yüzleşince, savaş başlayınca, iş olabilecek en vahşi noktaya geldiğinde; hepsi üç maymunu oynuyor!

Gençler! Bu saçmalıklara inanmayın. Eşsiz ve köklü bir tarihimiz var. Kadın haklarını da, erkek kadın ilişkilerini de, nasıl bir erkek olunması gerektiğini de Türk tarihine bakıp öğrenebilirsiniz. Emin olun Türk tarihi, Türk kültürü ve yaşadığımız Anadolu coğrafyasında diğer milletler ve kültürler ile kaynaşıp ortaya çıkan kültürümüz; İslâm adı altında Araplaşıp, medeniyet adı altında yozlaşarak gönüll Amerikan sömürgesi olana kadar çok sağlam şekilde duruyordu.

Şu tiplerin bilinçsizce desteklediği feminizmden ne umut bekliyorsunuz? Ya da aynı şekilde maskülenizmi kadına zorla bir şey yaptırmak, kadını kullanmak, dövmek, sert davranmak olarak düşünenlerden ne bekliyorsunuz? Maskülen erkek olun dediğimizde olayın %10-%15'i kadınlarla ilgili. Geri kalan büyük bölümü kişisel gelişimdir. Spor yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, kişisel gelişim, kültürünüzü ve görgünüzü arttırmak, çevrenizi arttırmak! Kendinize odaklanın. Sosyal mühendislik ile davranışlarınızı dahi etkileyen saçmalıklardan; zamanınızı çalan instagram, tiktok, televizyondan uzak durun (mümkün olduğu kadar). Size hiçbir şey katmayacak sayfaları, videoları takip etmeyin (ya da 20-30 dakika sınır koyun). Spor yapın, hazır yemek (fast food) ve abur cuburdan uzak durun, 3 litre su için, dövüş sporu öğrenin, düzenli poligona gidin, hobiler edinin, aktivitelere ve konferanslara katılın; hitabet, retorik, temel finans vb konularda kendinizi geliştirecek dersler alın (Youtube'da ücretsiz var, Udemy'de var ya da şehrinizde gidip katılacağınız yerler var), ücretsiz KOSGEB girişimcilik programına gidin (2 hafta). Kendinizi geliştireceksiniz.

Zamanım yok deyip, evde oturup 11-12'ye kadar televizyon izlerken bir şeyler tıkınıp göbek yapan; tiktok ve instagram'da saçma videolar izleyip günün 2-3 saatini harcayan, porno filmlere 1-1,5 saatini harcayan; spor yapmayan, sağlıklı beslenmeyen (40 yaşından sonra diyabet, kalp&damar hastalıkları, tansiyon hastalıkları ile boğuşacak), kendini geliştirmeyen insanlardan da uzak durun. Böyle insan olmayın. Kadınlara kaba davranan, maskülen olacağım diye internetteki saçma sapan alfa, sigma videolarındaki gibi kadınlara davranan tiplerden olmayın. Kız kardeşinize, kızınıza, annenize nasıl davranılmasını isterdiniz? Böyle olun. Kadınlara değer verin, romantik olun, hesabı ödeyin, çiçek alın, hediye alın, yanınızda mutlu olsun. Yeni bakış açısı sunun. Fakat erkeksiniz. Beğenmediğinzi bir şey yapılmasına müsade etmeyin, şiddet kullanmayın, ayrılmak istiyorsa ve tehdit ederse ayrılın. Keyfi bilir. Sevgilisiz kalacağım, sürekli sevgilim olmalı diye dolaşmayın. Sakin. Kendinize yatırım yapın, değeriniz sonradan anlaşılacaktır. Fakat kimseye, kadınlardan garsonlara, hayvanlardan doğaya kimseye ve hiçbir şeye kaba davranmayın, dağ ayısı gibi davranmayın. Güçlü olmak, güç göstermek demek değildir. Beden, psikoloji ve ruh sağlığı yerinde olan; kendini geliştirmiş, özgüvenli, gençlere örnek olan insanlar haline gelin. Sakın. Feminizm adı altındaki bazı saçmalıklara da izin vermeyeceğiz, maskülenlik adı altında görgüsüz, kaba, şiddet yanlısı ilkel yaratıklara dönüşmeye de!

Loading comments...