Goldbach hipotezi (Yıldız tohumu)

20 days ago
5

Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
https://www.youtube.com/channel/UCxAx2UIfKcbN9AA9loTXvTA/join
https://www.instagram.com/efendisizadam/
Goldbach hipotezi (Yıldız tohumu)
Kaan henüz 10 yaşındadır ve matematik sınavında bütün sorulara doğru cevap vermektedir. Ancak gereken formülleri kullanmadan ve işlem yapmadan direkt olarak sonucu yazdığı için sınavlardan kötü not almaktadır. Bunun üzerine öğretmeni Kaan'a neden böyle yaptığını sorar ve ona öğretilen işlemleri neden kullanmadığını sorar.
Gerek yok ki der Kaan. İstdiğiniz sonucu yazıyorum ya zaten. Ama işlem yapmadan sonucun doğru olduğunu nereden biliyorsun? der öğretmen. Biliyorum işte der Kaan. Bunun üzerine öğretmeni Kaan'a Goldbach Hipotezini sorar. Goldbach hipotezi basit bir sorudur ve “2’den büyük her çift tam sayı iki asal sayının toplamı olarak yazılabilir mi?” biçimindedir. Bu soruya evet ya da hayır cevabını vermek için matematikçiler yıllardır uğraşıyorlar. Sen bunu çözer misin der. Çözerim ama çözmem der Kaan. Çünkü buna evet ya da, hayır dediğimde bunun açıklamasını da yapmam gerekir. O zaman da ispatlamam için çözüm olarak kullandığım yolu açıklamam gerekecek. Oysa bu çözüm yolu gayet güzel kötü amaçlar için kullanılabilir der. Neden öyle olsun ki der öğretmen. Bu medeniyetimizin gelişmesi için kullanılabilir. Evet, ama kullanılmaz der Kaan. Atomu parçaladık da ne oldu? Atom bombası bu yolla yapılmadı mı? Dolayısıyla bazı problemler çözülmese daha iyi olur. Bu sebeple ben her soruya cevap vermem. Eğer verirsem hükümet beni alır silah yapmak için kullanır.

Öğretmeni, Kaan'ın söylediklerinden etkilenir ama aynı zamanda bir çocuğun böylesine karmaşık bir düşünce yapısına sahip olmasını tuhaf bulur. Ona daha fazla soru sormak için konuyu değiştirmeden, “Peki, bu kadar doğru cevabı nasıl buluyorsun? Bana mantığını açıkla,” der.

Kaan, bir süre sessiz kalır. Ardından, biraz tereddüt ederek, “Ben sonuçları görebiliyorum. Matematiksel bir yolu değil, bir tür... görüntüyü takip ediyorum,” der. Öğretmen bu ifadeyi anlamakta zorlanır ve şaşkın bir şekilde sorar:
“Ne demek istiyorsun? Sonuçları nasıl görüyorsun?”

Kaan omuzlarını silker. “Zihnimde bir tür ışık var. Sayılar arasındaki bağlantılar bana görüntüler halinde geliyor. Bu bir düşünce değil, sanki bir tabloyu izliyorum gibi.”

Öğretmen, bu durumu önce hayal gücüyle açıklar, ancak Kaan’ın bu kadar hassas ve kesin cevaplar vermesi, basit bir hayal ürünü olmadığını düşündürür. Konuyu daha fazla araştırmaya karar verir. Kaan’ın ebeveynleriyle konuşur ve çocuğun daha önce de benzer “tuhaf” davranışlar sergilediğini öğrenir. Örneğin, elektrik kesintisi sırasında bir devreyi hiç öğrenmemiş olmasına rağmen tamir edebilmiştir veya birkaç yıl önce, henüz okuma yazmayı zar zor bilirken bir piyano konçertosunu doğaçlama olarak çalabilmiştir.

Bir süre sonra, Kaan'ın yetenekleri bir şekilde fark edilir ve haberi yayıldıkça, bilim insanları ve hükümet yetkilileri devreye girer. Kaan, bir anda tüm dikkatlerin odağı haline gelir. Ancak çocuk, bunu istemez ve öğretmenine “Size söylemiştim,” der.

Bir gece, Kaan, ailesine ve öğretmenine veda etmeden kaybolur. Onun nerede olduğu hakkında hiçbir iz bulunamaz. Ancak birkaç yıl sonra, dünya çapında bir dizi teknoloji harikası icat ortaya çıkar: yenilenebilir enerjiyi sonsuz kaynakla üreten sistemler, açlık sorununu çözen tarım makineleri ve daha fazlası. Hiçbirinin bir yaratıcısı yoktur; sanki bir anda dünyada belirivermişlerdir.

Bu sırada, Kaan'ın eski öğretmeni, bir gün posta kutusunda bir not bulur. Notta şu yazmaktadır:
"Bazı cevaplar insanlık için değil, insanlık adına verilir. Geriye kalanları çözmek sizin işiniz."

Notun altında yalnızca bir simge vardır: bir çocuk silueti ve arkasında parlayan bir ışık.

Loading comments...