Seçim Üzerine - Düşüncelerim ve Yorumum

6 months ago
46

Sıkıştırma olduğu için biraz görüntü iyi değil de, zaten podcast bölümünde var, sese odaklanın.

**

Yine halkın "ölüm kalım meselesi" olarak gördüğü bir seçimi geride bıraktık. Orta Doğu gibi ülkelerde, gelişmemiş ülkelerde bu iş böyle görülüyor. Ölüm kalım meselesi. Milletin bu derece kutuplaşmasından rahatsızım. Arabanı verdiğin tamirci, her zaman gittiğin lokantadaki güler yüzlü garson, çocuğunun sevdiği öğretmen, aile doktorun... Bu ve nicesi farklı fikirde olabilir. Farklı düşünebilir fakat bizim gibi düşünmüyor, giyinmiyor, davranmıyor, inanmıyor diye neredeyse birbirinizi boğazlayacaksınız. Güzelim kültürümüz gitti, Anadolu kültürü gitti... Yerine ise "onlar koyun, bunlar hain" kafası geldi. Kutuplaşmanın dibine vurduk, kısır bir döngüye hapsolduk.

16 yaşımda politikaya merak sardım. 2003-2004 gibi. Kitaplar okudum, sürekli politika konuştum; 3'üncü yılda bilgisayar mühendisliğini bırakıp siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümüne geçtim. Bu işin bilim olduğunu; matematik, fizik, kimya gibi doğal bilimlerde olan kesinlik olmasa da ekonomi, tarih, siyaset gibi sosyal bilimlerin de BİLİM olduğunu okudum, üzerinde çalıştım. Örneğin devlet belgesi olmadan binbir çeşit saçma söylemlerin söylendiğine defalarca şahit oldum. Doğru olsa bile, belge gerek. Öyle kahvehane ağzıyla konuşulmaz bunlar.

Milletin söylemlerine ve davranışlarına baktığımda, gerçekten üzücü bir tablo ortaya çıkıyor. O gitsin, bu gelmesin; o hain, bu cahil... Kısır bir politika, kısır bir döngüdeki politika.

2004'ten bu yana "bu sefer tamam, bitti, değişim olacak" dedikten sonra duvara toslayan muhalef seçmen ile; Türkiye gerçekten günbegün kötüleşirken, "patates yemeyiz, dış mihrak sebzesi" diyerek portakal bıçaklayan, kolayı sokağa akıtan kitle arasında kaldım. Taraftar tipi seçmenler... Kendilerine de ülkeye de yararı yok bu tip taraftar tipi radikal seçmenlerin.

**

Bilenler bilir, liberal düşünceye (ABD'de solculara liberal deniyor, o değil; Besin Tibuk'tan çok Cem Toker tarzı bir liberal düşünceye) ağırlığım var ama Türk kültürü ve tarihini severim. Irkçılık açısından değil, millî bilinç açısından. Ben kendimi Türk olarak nitelendiriyorum, haliyle bunları bilip benimserim. Fakat devlette bu kadar memur olması, devletin her işe bu kadar karışması ve artık yardımdan vergiye kadar sosyalist yapıya gelmemiz beni rahatsız ediyor. Yasama-yürütme-yargı dengesi, hukukun üstünlüğü, güçlerin ayrılığı gibi nice değeri destekliyorum. Özgürlük konusunda batının bahsettiği özgürlüğü destekleyemiyorum, kimse kusura bakmasın. Batı kendi kendini yiyor.

Benim politik görüşüme göre, hem iktidar hem muhalefette sorunlar mevcut. İktidar dolaylı engellemelerle yaşam biçimine karışırken (ve 5 milyon memurla komünist yapılanma gibi bir devlet anlayışı oluştururken), muhalefet ise "her eve altın, asgari ücret, çiftçiye traktör" vb saçmalıkları sunuyor. Besim Tibuk, klasik liberaller gibi devlet her şeyden elini eteğini çeksin düşüncesine de sahip değilim. Yani net uyan bir fikrim olmasa da; Türkiye'de bilinmeyen, anlaşılmayan liberal düşüncenin bir çok argümanını destekliyorum.

Bunu anlamak için uygun zamanda bir iki video izleyin:

Cem Toker asgari ücret:
• Cem Toker - Asgari Ücrete Farklı Bir ...

Cem Toker ABD Başkanlık sistemini açıklyor:
• CEM TOKER ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ 16 03...

**

Kutuplaşmanız, kısır döngüye girmeniz, taraftar tipi olmanız; SİSTEMİN İŞİNE YARIYOR! Bunu unutmayın. Mevcut sistemin dışında düşünmemiz gerek. Daha da önemlisi; hayatımız bu tür seçimlere bağlı olmamalı, kendimizi bunların üzerinde tutabilecek gelir seviyesine çıkartmamız ŞART! Birleşmek, birbirimize destek olmak, daha sonra politik mekanizmalara etki edebilmek esas amaç olmalıdır.

8 pasaportunuz, 15 ehliyetiniz olduğunda ve geliriniz milyonları aştığında; dünya üzerindeki herhangi bir seçim, herhangi bir politik liderin başa gelmesi sizi etkileyecek mi? Elbette hayır. Bundan, kısır döngüden; 2 tane farklı renkteki ŞEYDEN kendimizi uzaklaştırmamız şart. Bunu nasıl başaracağız? Kendimize bakacağız. Spor, kişisel gelişim, çevre kurmak, iş kurmak... Bizim derdimiz bu olmalı.

Esas odaklanmamız gereken sorunlardan; obezite, HERKESLEŞMEK, spor yapılmaması, her gün beynimizin yıkanması, erkeklerin duygusalaşması ve zayıflaması, sosyal medyanın beynimizi ele geçirmesi gibi sorunlardan uzaklaşarak takımlarda fanatikleşmek, politik partilerde fanatikleşmek... Bizi yıkan, kutuplaştıran sorunlarla uğraşmak herkese zarar veriyor.

7 yıldır iş yapıyoruz ve öğrendiğim en önemli derslerden birkaç tanesini söyleyebilirim, 2 tanesini:
1- İş dünyasında birleşerek, ortaklaşara para kazanırsın. Her şeyi ben yapayım, tüm parayı ben kazanayım yok! Farklı alanlardakiler bir araya gelir, birlikte kazanır.
2- İş yapıyorsun, para kazanıyorsun ve karşındaki adam başka köken, inanç, mezhep, politik görüş, dünyaya bakış, eğitim ve kültür durumu ve benzeri durumlara sahip olabilir. Seni ilgilendirmez. Askere gidenler bilir; din, futbol, siyaset konuşmak yasaktır ve normalde bu nedenle iletişim kurmayacağın insanlarla orada kardeş gibi olursun. Yani din, mezhep, politika, futbol gibi konuları konuşmak KUTUPLAŞTIRIR!

İşte bunlar, BİRİLERİNİN işine yarıyor. Size zerre katkısı yok. Politik partilerden futbol kulüplerine, yandaşlardan (muhalif belediyedeki muhalif yandaşlar da dahil) memuruna herkesin işine yararken; Emre Çetin olarak benim ya da bireysel olarak sizlerin işine yaramıyor. O zaman bunlardan uzaklaşacaksınız.

Duygusallığa, dürtüselliğe, saçma sapan konularda kavga etmeye gerek yok. Birleşeceğiz, kendimizi geliştireceğiz, sistemin saldırdığı "maskülen erkek" imajına sahip çıkacağız. Olması gereken budur. Birlikte çalışacağız. Anadolu kültürü gibi hoşgörülü ne güzel bir kültür var, unutturdular. Buna sahip çıkacağız ve birlikte gelişeceğiz. Yapılması gereken de budur.

Kutuplaşmanın sana faydası yok, ayrışmanın, bölüşmenin, bireyselleşerek eve kapanıp bütün gün sosyal medyada vakit öldürüp, film izlemenin, televizyon izlemenin sana faydası yok! Kime mi faydası var? Seni kutuplaştırarak forma satan, oy alan, ürün satar; seni evde tutarak internet satan, saatlerini sosyal medyada geçirmenden para kazanan markaların, şirketlerin, partilerin, futbol kulüplerinin faydasına bunlar!

Loading 1 comment...