CEVŞEN 18. BÖLÜM

1 year ago
7

Cevşen nedir?Farsça asıllı olduğu kabul edilen cevşen kelimesi sözlükte "bir tür zırh, savaş elbisesi" anlamına gelmektedir. Terim olarak Şiî kaynaklarında Ehl-i beyt tarikiyle Hz. Peygamber'e isnat edilip Cevşen-i Kebîr (el-Cevşenü'l-kebîr) ve Cevşen-i Sagīr (el-Cevşenü's-sagīr) diye bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duanın ortak adıdır.Cevşen-i Kebîr. Diğerine nisbetle çok daha meşhur olup "Cevşen" denilince genellikle bu dua akla gelir. Mûsâ el-Kâzım – Ca'fer es-Sâdık – Muhammed el-Bâkır – Zeynelâbidîn – Hz. Hüseyin ve Hz. Ali tarikiyle Hz. Peygamber'e isnat edilir. Ca'fer es-Sâdık'a nisbet edilen Duʿâʾü'l-cevşen onun bu rivayeti olmalıdır (bk. DİA, VII, 3). Anlatıldığına göre Asr-ı saâdet'te cereyan eden savaşların birinde (bir rivayette Uhud'da) muharebenin kızıştığı ve üzerindeki zırhın kendisini fazlasıyla sıktığı bir sırada Hz. Peygamber (S.A.V.) ellerini açarak Allah'a dua etmiş, bunun üzerine gök kapıları açılarak Cebrâil (A.S.) gelmiş ve, "Ey Muhammed! (S.A.V.) Rabbin sana selâm ediyor ve üzerindeki zırhı çıkarıp bu duayı okumanı istiyor. Bu dua hem sana hem de ümmetine zırhtan daha sağlam bir emniyet sağlayacaktır" demiştir. Olayla ilgili Şiî kaynakları, Cebrâil'in (A.S.) Hz. Peygamber'e(S.A.V.) söz konusu duanın önemi ve faziletiyle ilgili geniş bilgi verdiğini de kaydeder. Buna göre Allah (C.C.) Cevşen-i Kebîr'i dünyayı yaratmadan 50.000 yıl önce arşın direkleri üzerine yazmıştır. Bu duayı okuyan veya yazılı olarak üzerinde bulunduran kimse dünyada her türlü belâdan, âfet, hastalık, yangın ve soygundan korunduğu gibi Allah ile kendisi arasında perde kalmaz ve bütün istekleri yerine getirilir. Cevşen-i Kebîr ile Allah'a münâcâtta bulunan kimseye Bedir şehidleri derecesinde 900.000 şehid sevabı verilir. Bu duayı kefeninin üzerine yazan mümin ise azap görmez. Onu okuyan kimse dört semavî kitabı okumuş gibi olur; her harfi için kendisine cennette iki ev ile iki zevce verilir; ayrıca insandan ve cinlerden olan bütün müminlerinki kadar sevap kazanır; asla cehenneme girmez. Rivayete göre Cebrâil (A.S.) Hz. Peygamber'den (S.A.V.) duayı kâfirlere öğretmemesini, sadece mümin ve takvâ sahibi kişilere tâlim etmesini istemiştir.Cevşen-i Kebîr, her biri Allah'ın isim ve sıfatlarından on tanesini ihtiva eden 100 bölümden ibaret uzunca bir duadır. Her bölüm besmele ile başlamakta ve sonunda, "Sübhâneke yâ lâ ilâhe illâ ente el-gavse el-gavs salli alâ Muhammedin ve âlihî ve hallisnâ mine'n-nâr yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm yâ erhame'r-râhimîn" (سبحانك يا لا إله إلا أنت الغوث الغوث صل على محمد وآله وخلصنا من النار يا ذا الجلال والإكرام يا أرحم الراحمين) ibaresi tekrarlanmaktadır. Bu 100 bölümden yirmi beşinin başında "Allāhümme innî es'elüke bi-esmâik" (اللهم إني أسألك بأسمائك) ibaresi bulunmakta ve "yâ Allah, yâ rahman, yâ rahîm" şeklinde Allah'a ait isimleri ihtiva etmektedir. Bu ifade ile başlayan her bölüm arasında ise genellikle üç paragraf halinde "yâ hayre'l-gāfirîn" ibaresiyle başlayıp devam eden değişik münâcâtlar şeklinde dualar yer alır. Böylece duanın tamamı Allah'a ait 250 isim ile 750 sıfat ve münâcâtı kapsamış olur. Bütün bu münâcâtların ana gayesi, duanın muhtevasından ve her faslın sonunda tekrarlanan "el-gavse el-gavs hallisnâ mine'n-nâr" ifadesinden de anlaşılacağı gibi, dünya âfetlerinden ve âhiret azabından kurtuluş niyaz etmektir.

Loading comments...